
Kategoriler
- Architecture (1)
- Case Study (11)
- Endüstriyel Tesis (4)
- ESG (22)
- Fabrika (1)
- Fit-Out (2)
- Haber (55)
- İç Mimarlık (10)
- Mimarlık (20)
- News (1)
- Ofis (35)
- Studio Alliance (19)
- Tarih (2)
- Tasarım (16)
- Teknoloji (10)
- Yapay Zeka (AI) (2)
Her gün ortalama kaç saat ekrana baktığımızı hiç düşündünüz mü? Bildirimler, mailler, sosyal medya, toplantılar derken dijital dünya neredeyse hayatımızın tamamını kaplamış durumda. Bu da zihinsel yorgunluk, odaklanma problemleri ve hatta sosyal kopukluk gibi birçok sorunu beraberinde getiriyor. Tam da bu yüzden son yıllarda sıkça duyduğumuz bir kavram hayatımıza girdi: Dijital wellness.
Peki bu konunun mimarlıkla ne ilgisi var?
Aslında çok ilgisi var.
Mekanlar, dijital yoğunluğu dengelemenin ve sağlıklı alışkanlıklar kazanmanın en güçlü araçlarından biri olabilir. Tasarladığımız her alan, kullanıcıların teknolojiyle olan ilişkisini şekillendirir. Bu yazıda, dijital detoksu destekleyen bazı mimari fikirleri paylaşmak istedik.

Ofislerde, eğitim yapılarında ya da evlerde, dijital cihazlardan uzak kalınabilecek “ekransız alanlar” oluşturmak oldukça etkili bir mimari stratejidir. Bu alanlar;
şeklinde tanımlanabilir. Bu tip fonksiyonlar sadece mobilya düzeniyle değil, mekânsal ayrışma (yarı açık bölmeler, yükseklik farkları, akustik çözümler) ile desteklenmelidir.

Dijital yorgunluğu azaltmanın en etkili yollarından biri doğayla teması artırmak. Biyofilik tasarım yaklaşımıyla;
bireyin doğayla bağını güçlendirerek ekranlardan uzaklaşmasına yardımcı olur. Diem olarak proje yaklaşımımızda bu tür malzeme tercihleri yalnızca estetik değil, aynı zamanda kullanıcı sağlığını gözeten birer karar olarak ele alınır.

Tasarımda teknoloji karşıtı bir duruş sergilemek değil; teknolojiyi dengeli kullanmak hedeflenmeli. Örneğin:
kullanıcının dijital araçlarla olan ilişkisini daha bilinçli bir hale getirir. Tasarım kararlarımızda bu dengeyi kurmak mümkün.

Gürültü kirliliği, dijital yorgunluğu artıran unsurlar arasında yer alır. Akustik konfor sağlayan tasarım kararları – ses emici malzemeler, iç mekânda yankıyı azaltan bölümler, sessiz dolaşım aksları – bireyin dijital detoks sürecine katkı sunar.
Ayrıca, mimaride “boşluk” sadece işlevsel bir boşluk değil, zihinsel bir nefes alma alanıdır. Abartılı tasarımlar yerine sade, dingin mekânlar tasarlamak; bireyin içsel huzura erişiminde önemli rol oynar.

Dijital bağımlılığın artışı, sosyal izolasyonu da beraberinde getiriyor. Bu nedenle;
tasarlamak, mimarinin sosyal iyilik hâline katkı sunduğu alanlardır.
Dijital detoks yalnızca bireysel bir karar değil, aynı zamanda doğru kurgulanmış fiziksel çevrelerle desteklenmesi gereken bir süreçtir. Diem olarak, insan sağlığını ve yaşam kalitesini merkeze alan projelerimizde; dijital farkındalık, doğayla temas, sosyal bağlar ve teknolojik denge gibi unsurları bir bütün olarak ele alıyoruz.
İyi tasarım, sadece estetik bir bakış açısı değil, aynı zamanda yaşamın dengesini kuran bir araçtır.
👉🏻 Projelerimiz hakkında bilgi alabilirsiniz.